19 Haziran 2012 Salı

EDEBİ KİŞİLİĞİ

EDEBİ KİŞİLİĞİ
Ziya Paşa Tanzimat edebiyatının bütün özelliklerini kendi sanatında toplamış bir yazardır. Tanzimat edebiyatını meydana getiren 4 mühim tesir onun şiirlerinde, nesirlerinde aşikardır. Bu tesirler : Divan şiiri, mahallileşme cereyanı, aşık tarzı ve bilhassa Avrupa tesiridir. Ziya Paşanın Avrupa’yı tanımadan önce tamamen, tanıdıktan sonra şekil ve dil bakımından yine divan şiirinin bir devamıdır. Edebi ve siyasi makalelerinde, Defter-i Amal isimli hatıratında ve bir çok eserlerinde Avrupa edebiyatının etkileri görülür. A.Vefik Paşanın Molier’den tercüme ettiği Tartüf komedisini Adana’da temsil ettirirken bu eser üzerinde yaptığı değişiklik, kullandığı hece vezni tamamıyla Avrupai’dir. Gerçekten de Tanzimat şairleri eski edebiyatı yıkmak isterler, fakat buna rağmen divan edebiyatının dilini, kültürünü, veznini ve şeklini kullanmakta ısrar ederler. Asırlarca divan tarzı söyleyişe alışmış ve ondan başka söyleyişlere değer vermeyen bir edebi zevk ve kültür çevresine söz dinletebilmek için yeni fikirleri eski şekillerle söylemek mecburiyeti, onların bu hareketi için bir sebep diye düşünülmüştür. Eski dille ve şekillerle şiir söylemek ziya Paşanın da zevki ve feda edemeyeceği kadar kuvvetli bir alışkanlığıdır. Tanzimat şairinin en güzel şiirleri onun çocuk denecek yaşta söylemeye başladığı divan tarzındaki şiirleridir. Bu şiirlerinde Baki, Ruhi, Nabi ve Nedim’in etkileri altındadır.
Ethem Paşanın arzusu üzerine yazdığı Endülüs Tarihi tercümesindeki münşiyane üslup bir yana bırakılırsa, gittikçe sadeleşen bir nesri vardır. 1867 de Londra’ya gitmeden önce Abdülaziz’e takdim ettiği Arz-ı Hal’de kendi biyografisini özetleyerek arz ederken, kullandığı lisan yine sade ve tabidir. Hürriyet gazetesindeki makalelerinde göze çarpan sade dil Ziya Paşanın üslubuna, Avrupai nesir anlayışının yaptığı müspet etkidir. Yazar birçok yazılarını sırf Ali Paşaya karşı duyduğu aşırı kin ve rekabet hisleriyle yazarak, kabiliyetini geçici konular üzerinde harcamıştır. Ziya Paşanın Avrupa’yı tanıdıktan sonra Türk edebiyatının ve sosyal hayatın yenileşmesi yolunda gayret sarfettiği muhakkaktır. Şiir ve İnşa makalesinde ileri sürdüğü fikirlerin mühim bir kısmı faydalı olmuştur. Onu yurda döndükten sonra eski Arap, İran, Orta Asya ve Osmanlı divan şairleri için büyük bir antoloji (Harabat) hazırlaması, eski edebiyatı yıkmak yolundaki çalışmalarına tezat teşkil etmiş olmakla beraber bu Türk aydınının, eski şiirimizdeki yüce ve derin kıymeti anlamasından doğan bir anlayışın ortaya çıkmasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder